🌘 Kötü Bir Şey Olacakmış Hissi

TherapiaGarden Psikoloji. Kaygı & Anksiyete. Haz 06, 2015. Anksiyete türkçedeki karşılığıyla kaygı, kişide her an kötü bir şey olacakmış hissi, örneğin her an kötü bir haber. Alacağı yada kendisinin yahut yakınlarının başına kötü birşey geleceği endişesi ile giden bir bunaltı duygusudur. Kişi sıklıkla Sürekli kötü bir şey olacakmış gibi hisseden insanların bu durumu aşmak için destek alması gerekebilir. tedirgin ve huzursuz hissetme. Kötü bir şey olacak hissi veya paniğe kapılma. Kötü bir şey olacakmış hissi ile sürekli endişe içinde yaşayan bu hastalar, çoğu zaman rahatsızlıklarının farkında olmuyor ve bunu genellikle "evhamlı" bir kişiliğe sahip Anksiyete türkçedeki karşılığıyla kaygı, kişide her an kötü bir şey olacakmış hissi, örneğin her an kötü bir haber alacağı yada kendisinin. Anksiyete Kaygı Bozukluğu Nedir Belirtileri Ve Tedavisi 2 Anksiyete Kaygı bozukluğu nedir, belirtileri ve tedavisi Hepimiz anksiyetenın kaygının nasıl hissettirdiğini biliyoruz Yaygın anksiyete sorunları : Panik bozukluğun olmadığı, belirgin, yaygın, kontrolü güç olan kronik kronik anksiyete durmudur. Yaygın ve yoğun bir anksiyete, huzursuzluk, irritabilite, titreme, baş ağrısı, terleme, çarpıntı, mide rahatsızlıkları, boğulma hissi gibi belirtlerle kendini gösterir. Çoğu zaman sorunu yaşayan bireyler bedensel belirtiler ve şikayetler Kişi her an kötü bir şey olacakmış endişesi duyar ve nefes darlığı, kalp çarpıntısı ve göğüs ağrısı gibi belirtiler gözlemleyebilir. Ayrıca nefesiniz kesiliyormuş, boğuluyormuş ve deliriyormuş hissi ortaya çıkabilir. Buna gizli depresyon sebep olur. Bu hastaların distimi isimli kronik rahatsızlığı yaşadıkları durumda gerçekleşir. Neredeyse her şeye olan ilgilerini kaybedip sürekli kendilerini kötü hissederler. Genelde umarsızlaşırlar ve her şeye kötü tepki verirler. Bu belirtiler başta hafif olabilecek bir depresyonun belirtileridir. G7Xj3. Kaygı; insanın hayatını tehdit eden olaylar karşısında doğal olarak hissedilen ve tehlikelerden korunmak için önlem alınmasını sağlayan, insanın hayatta kalması için oldukça önemli, doğal bir duygu durumudur. Rahatsızlık verici olmakla birlikte kaygı bedenimizde bulunan alarm sisteminin aktive olmasına bağlıdır. Bu durum kişinin kendini korumasında oldukça yaşantı içinde her insan zaman zaman kendini kaygılı hissedebilir. Kısıtlı zamanda yetiştirilmesi gereken acil işlerin olması, yetişilmesi gereken önemli bir randevuya giderken trafikte sıkışıp kalmak, sessiz bir ortamda otururken aniden yüksek bir ses duyulması ya da ilişki problemleri yaşandığı zamanlar günlük hayatta yaşanabilecek kaygı yaratan durumlara örnek durumlarda kaygı hissedilmesi doğaldır ve kişinin dışçevreye uyumunu sağlayıcı, tehlikelere karşı uyarıcı ve harekete geçirici bir işlevi vardır. Her insanın olayları algılayışı farklıdır. Bu nedenle kaygı çok hafif dereceden, panik derecesine kadar varan yoğunlukta olabilir. Kaygının denetim dışına çıkarak çok yoğun ve kişinin işlevselliğini bozan bir düzeye varması durumunda kaygı bozukluklarından söz BozukluklarıKaygı bozukluklarının temel özelliği, günlük hayatta kişinin kendini nedensiz ve engelleyemediği bir şekilde sürekli sinirli, gergin, huzursuz ve sıkıntılı hissetmesidir. Bu duygulara çarpıntı, terleme, titreme, tansiyonun yükselmesi, hızlı nefes alma, kas gerginlikleri, nefes almakta güçlük, boğuluyormuş hissi, mide bulantısı gibi fiziksel belirtiler de eşlik eder. Ayrıca kontrolü kaybetme, her an kötü birşey olacakmış hissi, uyku bozuklukları yaşanmaktadır. Kaygı bozukluğu tanısının konmasında en belirgin özellik, kişinin kaygı yoğunluğunun günlük hayatını etkilemesi ve mesleki ve kişiler arası ilişkilerde zorluklara yol açmasıdır. Bu özellik kaygı bozukluklarını normal kaygıdan bozuklukları kişinin duygu, düşünce ve davranışlarını etkiler ve eğer tedavi edilmezse, sosyal, mesleki ve kişiler arası ilişkilerde önemli problemlere yol bozuklukları çoğunlukla ergenlik döneminde ortaya çıkar ve birçok yaşam olayının ortaya çıkmasına neden olur. Kaygı bozukluklarına toplumda oldukça sık rastlanır ve yaşam boyu kaygı bozukluğu yaşama oranı %25 civarındadır. Kadınlarda kaygı bozuklukları yaşanma oranı erkeklere gore daha bozuklukları herbiri kendine özgü özellikler taşıyan bir çok bozukluğu içeren tanı grubudur ve hepsinin en ortak özelliği hissedilen yüksek kaygıdır. Bu grubun içinde yaygın kaygı bozukluğu, panik bozukluğu, agorafobi, özgül fobiler, sosyal fobi, obsesif-kompulsif bozukluk, posttravmatik stress bozukluğu ve akut stress Kaygı BozukluğuYaygın kaygı bozukluğu, sıradan günlük yaşam olaylarına karşı aşırı endişe, korku ve kaygı içindedirler. Kendilerine ya da sevdiklerine kötü bir şey olacağına dair kuruntular yaşamaktadırlar. Kaygının yoğunluğu ve sıklığı, korkulan olayın etkisine uygun değildir. Gerçekçi olmayan ve kişinin kontrol edemediği bu durumun tipik özellikleri huzursuzluk, konsantre olmakta zorluk, uyku bozukluğu, yorgunluk ve sinirli kaygı bozukluklarında en önemli ruhsal süreç, kişinin çevre üzerinde kontrolsüzlük hissidir. Kişinin zihnini, kontrol edemediği olaylardan kaynaklanabilecek tehlikeler sürekli meşgul etmektedir. Sürekli potansiyel teklike oluşturabilecek uyaranları takip eder ve tehlike oluşturmayan uyaranları ise dikkate almaz. Bu düşünce yapısı kaygı bozukluğu yaşayan bireylerde yaşadıkları kaygının gerçekçi olmadığınının farkında olabilir ancak yaşadıkları kaygıya engel olamazlar. Bazen de kaygılarının aşırı ve yersiz olduğunu kabul etmeyebilirler. Kişiler kaygıya bağlı fiziksel belirtileri sürekli ve yoğun şekilde yaşadıkları için, bu fiziksel belirtiler kişlerde bedensel hastalık kaygılarına yol açmaktadır. Bu durum kaygıyı daha da yoğunlaştırarak kişilerin kalp, mide rahatsızlıkları, baş, boyun, omuz ağrıları gibi nedenlerle doktora başvurmalarına neden kaygı bozukluğunun toplumda görülme sıklığı oldukça yüksektir. Kadınlarda erkeklere oranlara görülme sıklığı daha BozukluğuPanik bozukluğunun temel özelliği aniden gelişen, beklenmeyen ve tekrar eden çok şiddetli panik atakların varlığıdır. Panik atak, çeşitli fiziksel ve duygusal belirtilerle yaklaşan bir tehlikenin olduğu duygusunun eşlik ettiği, sürekli olmayıp zaman zaman yaşanan, birkaç dakikada en yüksek düzeye çıkan yoğun korku, kaygı hissinin terleme, titreme, nabzın yükselmesi, boğuluyormuş gibi nefes alama hissi, göğüs ağrısı, bulantı, başdönmesi, bayılma hissi, uyuşmalar, ateşbasması, derealizasyon çevreye yabancılaşma, gerçek değilmiş hissi, depersonalizasyon kendi bedenine yabancılaşma, dışarıdan bakıyormuş hissi, kontrolünü kaybetme, delirme korkusu ve ölecekmiş gibi hissetme gibi belirtiler ortaya çıkmaktadır. Bu belirtilerin en az dördü birarada bulunur ve aniden, beklenmeyen yerde ortaya çıkar. Bu ataklar 5-10 dakikadan birkaç saate kadar bozukluğu olan kişiler, tekrar panik ataklar geçireceklerine dair kaygı duyarlar, atakların şiddeti ve sonuçlarına dair sürekli endişe içindedirler ve bu atakları tekrar yaşamamak için belirgin davranış değişiklikleri gösterirler. Panik atakları yaşadıkları yerlerden ve durumlardan kaçınmalar gösterebilirler. Bu yüzden panik atak geçiren bazı insanlarda dışarı çıkma korkusu yani agorafobi tehlike anında kaçmanın/yardım almanın zor olabileceği yerlerden ya da utanacaklarını düşündükleri yerlerden kaçınmak, uzak durmaktır. Agorafobi, kaygı bozuklukları içinde en sık olan kişiler tipik olarak, asansör, otobüs, uçak, market, alışveriş merkezleri gibi kalabalık içinde olmak, araba kullanmak, otobanlar ve yüksek yerlerde bulunmaktan kaçınırlar. Bu kişiler evden hiç çıkmayabilirler ya da ancak yanlarında güvendikleri kişiler ile dışarı çıkabilirler. Genellikle panik ataklar ile birlikte görülmesine rağmen, agorafobi tek başına da panik ataklar geçiren bazı kişiler bu atakları geçirdikleri mekanlardan uzak durmaya başlarlar. Bu durum agorafobinin eşlik ettiği panik bozukluk olarak FobiÖzgül fobi, belirli bir obje ve duruma karşı çok yoğun ve ısrarlı korku duyması ve bu durum ve objelerden kaçınmasıdır. Kişi fobi yaratan obje ya da durum dan uzak olduğu sürece hiçbir sorun yoktur. Korktuğu obje ya da duruma maruz kaldığı zaman şiddetli derecede bir korku duyar ve panik atak formu alan bir kaygı sık görülen fobiler, yükseklik, kapalı mekanlar, uçma , kan görme, yaralanma, iğne olma ve kedi, kopek, örümcek, yılan gibi hayvan fobileridir. Kişilerde bu korkular o kadar yoğundur ki, bu obje ve durumlardan kaçınmak için akıl dışı bir çaba sarfederler. Örneğin, iğne olmaktan korktukları için ciddi rahatsızlıklarda bile asla iğne yaptırmamak ve hatta doktora gitmekten bile FobiSosyal fobisi olan kişiler, soyal ortamlarda veya performans gerektiren seminer vermek, konuşma yapmak gibi durumlarda, küçük düşeceği, utanacağına dair akıl dışı, aşırı, inatçı bir korku duyması ve bu durumlardan kaçınmasıdır. Utandırılacaklarından ya da aşağılanacaklarından kaygı duyar ve sürekli hata yapacaklarına, iyi performans gösteremeyeceklerine inanırlar. Bu durumla başa çıkabilmek için herşeyi kusursuz ve mükemmel yapmaya çalışırlar. Bu nedenle sosyal ortamlarda davranışlarını kısıtlarlar ya da sosyal ortamlara girmekten ortamlarda bulunma ve performans gerektiren durumlarda ani kaygı tepkisi oluşur ve bu kaygı, panik atak formunda olabilir. Genellikle sosyal fobikler sosyal ortamlarda yüz kızarması, titreme, terleme, nefes alamam, ağız kuruluğu, bulantı, kalp atışlarının hızlanması, aniden idrara çıkma isteği ve bu kaygının ve fiziksel belirtilerin diğer insanlar tarafından fark edileceği ve küçük duruma düşeceği inancıyla ortamdan uzaklaşma, kaçma isteği duyarlar. Bunun sonucu olarak, kişinin iş, okul ve sosyal etkinlikleri olumsuz etkilenerek bu alanlarda sorunlar yaşamasına neden olurSosyal fobi genellikle, topluluk içinde konuşma, partiye katılma, yeni insanlarla tanışma, karşı cins ile tanışma/ konuşma, patron gibi statüsü yüksek kişilerle konuşma, telefonda konuşmak, bir işyaparken yemek yemek, yazı yazmak gibi başka insanlar tarafından seyredilmek gibi durumlarda ortaya fobi genellikle ergenlik döneminde başlar ve kadınlarda erkeklere oranla daha fazla BozuklukObsesyon saplantı demektir. Saplantılar, kişi tarafından anlamsız bulunan, istem dışı biçimde tekrarlanan, zihninden uzaklaştıramadığı inatçı düşünceler, dürtülerdir ve kişiyi ciddi şekilde rahatsız ederler. Bu düşünceleri ve dürtüleri akıllarından uzaklaştırmak, görmezden gelmek ve kurtulmak için tekrarlayan başka düşünce ve davranışlarla etkisiz hale getirmeye çalışırlar. Bu tekrarlayan düşünce ve davranışlara da kompulsiyon zorlantı kişilerin tekrarlayan obsesyonlara yanıt olarak geliştirdikleri tekrarlayan davranışlar ya da zihinsel uğraşlardır. Kompulsiyonlarda amaç, rahatsızlık duygusunu geçirmek, korkutucu olayları önlemektir. Fakat önlemeye ya da geçirmeye çalıştıkları olay/durumla yapılanların bağlantısı gerçekçi değildir. Kişiler abartılı ya ada mantıksız olduğunu düşündükleri halde bazı belli davranışları tekrar evden çıktıktan sonra kapıyı kilitledim mi? düşüncesine takılıp defalarca dönüp kapıyı kontrol etmek ya da çocuğunun başına kötü birşey gelmemesi için sayı saymak gibi, gerçekçi olmayan, tekrarlayan önlemler almak zorunluluğu hissederler. En sık rastlanan kompulsiyonlar temizleme, kontrol etme ve tekrarlayan bozukluğu olan kişiler, çoğunlukla bu durumda olmaktan utanır ve saklamaya çalışırlar. Toplumda sık rastlanılır, kadın ve erkeklerde görülme oranı eşittir. Ortalama başlama yaşı 18-30 arasıdır. Ancak erkeklerde kadınlara oranla daha erken başlayabilmektedir. Bununla birlikte yaşlılarda ve çocuklarda da Sonrası Stres BozukluğuBu rahatsızlık kişinin cinsel saldırı, işkence, ölüm, trafik kazaları ya da doğal felaketler gibi travmatik bir olaya maruz kalması veya bu gibi travmatik olaylara şahit olmasından sonra oluşan uzun dönemli bir sorundur. Kişiler yaşadıkları bu tür yoğun stres yaratan durumlardan sonra da uzun sure yaşadıkları korku, çaresizlik ve dehşet duygularını hissetmeye devam sonrası stres bozukluğu olan kişiler, yoğun korku ve travmayı hatırlatan uyaranlardan kaçınmanın yanı sıra travmatik olayı ısrarlı şekilde tekrar tekrar flashback'ler şeklinde yaşarlar. Ayrıca tepkisizlik, yavaştepki vermek ve duygusuzluk gibi belirtiler de oluşabilir. Travmatik olayı anımsatacak her türlü konuşmadan, olaydan şiddetle BOZUKLUKLARININ NEDENLERİ NELERDİR?Kaygı bozukluklarının oluşumunda birden çok faktörün etkili olabileceği bilinmektedir. Kişilik özellikleri, genetik yapı, öğrenme, son dönem stresleri gibi birçok faktör olabilir. Bunların bazen sadece biri bazen de birden fazlası bir araya gelerek kaygı bozukluklarının oluşumunda rol kaygı bozukluğunun nedeni farklı olabilir ve bazı durumlarda nedenini bulmak kolay YapıKaygı bozukluklarında kalıtımsal özellikler etkili olabilmektedir. Ailesinde kaygı bozukluğu olan ya da herhangi bir ruhsal bozukluğu olan kişilerde kaygı bozukluklarının olma riski artmaktadır. Kaygılı, depresif, eleştirel, yüksek beklentileri olan, çocuğun kendisini ifade etmesine izin vermeyen, baskıcı ailelerde büyüyen kişilerde kaygı bozukluklarının ortaya çıkma ihtimali Bazı kişilik özelliklerine sahip olan bireyler kaygı bozukluklarına daha yatkındırlar. Çabuk heyecanlanan, sinirlenen, içine kapanık, utangaç, duygusal ve hassas kişilerin kaygı bozukluğu yaşama riski daha korkutucu ya da sinirlendirici olaylar/durumlar karşısında bazı kişiler belirli bir tepki geliştirirler. Daha sonra benzer olay ya da durumlar karşısında aynı tepkiyi göstererek, kaygı hissedebilirler. Örneğin, bir sokak kopeği tarafından saldırıya uğramış olan bir kişi, evcil uysal bir köpekle karşılaştığı zaman bile aşırı kaygı, korku ve kaçınma belirtileri Yaşam OlaylarıKişilerin üst üste yaşadıkları stresli yaşam olayları sonucunda, kaygı bozuklukları yaşama riskleri artmaktadır. Yaşam içinde karşılaşılan stresler örneğin maddi sıkıntılar, sağlık sorunları, aşırı sorumluluk, anksiyete hikayesi, sık sık yaşanan stresler, kayıplar, yetersiz sosyal destek de kaygı bozukluklarının oluşmasında risk BOZUKLUKLARININ TEDAVİLERİ-Kaygı bozuklukları klinik psikolog, psikiyatrist gibi ruh sağlığı profesyonellerinden yardım alınarak aşılabilen bir bozukluklarının tedavisinde bilişsel-davranışçı terapiler ve ilaç tedavileri bilişsel-davranışçı terapiler, kaygı bozukluklarının tedavisinde oldukça etkilidir. Terapiler genellikle kaygı bozukluklarının tedavisinin yanı sıra, kişiye duygu, düşünce ve davranışlarını anlamasını ve kaygıyı yönetebilmesini de terapilerde, maruz bırakma, sistematik duyarsızlaştırma gibi teknikler kullanarak kişilerin istenmeyen davranışlarının sonlandırılması ve nefes egzersizleri ve gevşeme egzersizleri ile kişilerin kendilerini rahatlatmaları öğretilir. Ayrıca, kişiler düşüncelerinin incelenerek yeniden yapılandırılması ile kaygıları hakkında hem yeni düşünce şekilleri hem de kaygılarıyla daha etkili bir biçimde başa çıkma yolları kullanımı kaygı bozukluklarının tedavisinde oldukça önemli bir yer teşkil etmektedir. Ilaçlar kaygı belirtilerini önemli derecede ortadan kaldırır. Ancak ilaç tedavileri tek başına yeterli değildir. Bu ilaçların uzun sureli kullanımları bağımlılık oluşturma gibi çeşitli riskler içerdiğinden sadece geçici olarak kullanılabilir. Bu nedenle, mutlaka psikoterapi alınmalı ve kişinin kaygı bozukluğu yaşamasına neden olan düşünceleri tekrar ele alınarak daha işlevsel hale gelmesi sağlanmalıdır. Düşüncelerin yeniden yapılandırılması bu hastalığın tekrar etme olasığını azaltarak kişinin daha sağlıklı bir düşünce yapısına kavuşmasını TEHDİT EDEN OLAYLAR KARŞISINDA HİSSEDİLEN KAYGI, KORKU GİBİ DUYGULAR DOĞALDIR. ANCAK BU KAYGI VE KORKULAR KONTROLÜNÜZÜN DIŞINDA VE HAYATINIZI OLUMSUZ ETKİLİYOR İSE MUTLAKA BİR PSİKOLOG VEYA PSİKİYATRİ UZMANINDAN YARDIM ALARAK BU SORUNUNUZUN ÜSTESİNDEN GELEBİLİR, YAŞAM KALİTENİZİ KORUYABİLİRSİNİZ. Hepimiz bazen kötü şeyler yaşayacakmış gibi hissedebiliriz ve bazen gerçekten de kötü şeyler başımıza gelebilir. Çünkü hayat mükemmel değildir... Ama peki ya her zaman kötü şeyler yaşayacakmış gibi hissediyorsak ne yapmamız gerekiyor? İşte agalarım, bugünkü yazımızda biraz bu konuyu irdeleyeceğiz. Eğer siz de sürekli böyle hissediyorsanız söylemek isterim ki bunların gerçekten yaşanacak olması çok muhtemel değil. O yüzden bu düşüncelere saplanıp kalmamanız sizin yararınıza olacaktır. Sürekli başımıza kötü şeyler geleceğini düşünmenin bazı psikolojik açıklamaları 1. Uyku problemleri Kolay şeylerle başlayalım. Eğer uyku problemleri yaşıyorsanız paranoya, anksiyete ve zihin yorgunluğu gibi bazı sorunlarla karşılaşabilirsiniz. Eğer uyku problemlerinize çözüm bulamıyorsanız bu sorun zamanla sizde depresyona bile yol açabilir. 2. Stres İnsan beyni toplum kadar hızlı evrim geçirememiş olduğu için beynimizin gündelik yaşam stresine verdiği tepkiyi bir leopar tarafından saldırıya uğradığında verebileceği potansiyel tepkiyle özdeşleştirebiliriz. Savaş veya kaç mekanizması, beyinde kortizol hormonunun diğer bazı hormonlar ile tepkimeye girmesi sonucunda ortaya çıkar. Bu da zihninizin kırmızı alarm moduna geçmesine ve olası tehlikeleri düşünüp hazırlanmasına sebep olur. Çoğu zaman da bu tehlikeler yalnızca kuruntulardan ibarettir. 3. Alkol ve madde tüketimi Eğri oturup doğru konuşalım, eğer haddinden fazla alkol ve madde kullanıyorsanız bunların yan etkisi olan yorgunluk veya düşük uyku kalitesiyle / uykusuzlukla sıkça karşılaşabilirsiniz. Bu durumlar da sizin paranoyaklık seviyenizi kısa da olsa bir dönem arttırabilir. 4. Bilişsel çarpıtmalar Bilişsel çarpıtmalar siz farkında olmadan beyninizin gerçekliği farklı algılaması ile olur. Örnek vermek gerekirse siyah beyaz düşünmek, ya herro ya merro düşünce stili -ki buna ya istiklal ya ölüm tarzı da diyebilirim- veya falcılık gibi gelecekte böyle olacak düşüncesi diyebiliriz. Açıklama ihtiyacı hissettim çünkü hassas bir cümle kullanmış olabilirim 😅 Ya istiklal ya ölüm derken illa ki böyle olacak yoksa sonu kötü biter şeklinde düşünme tarzı diyebiliriz. Buna İngilizce'de doom or gloom deniliyor. Ya kıyamet kopacak ya da güzel şeyler yaşanacak gibi çevirirsek de pek yanlış olmaz sanırım. Bilişsel çarpıtmaların temelinde aile yetiştirilme şekli, ya da çocukluk travması bulunabilir. Yaşadığınız kötü bir olay sonrasında beyniniz bu şekilde işlemeye başlamış olabilir. Anksiyete bozukluğu ciddi bir temeli olmayan, kontrolsüz gelişen düşünceler bulutunun bizi fiziksel olarak etkilemesi; kalbin hızlı atması, terleme, endişe gibi duyguları hissetme denilerek açıklanabilir. Anksiyetenin başlıca sebebi yoğun ve uzun süre stresli durumlar içerisinde bulunmaktır. Zamanla bu stres durumu anksiyete bozukluğuna yol açmaktadır. Anksiyete aynı zamanda travmalar yolu ile de ortaya çıkabilmektedir. Bu travmalar araba kazası gibi güncel olaylar veya çocukluktan kalan anılar gibi eskiden kalmış da olabilir 6. Negatif çekirdek inançlar Eğer yetişkin hayatımızın büyük bir bölümünü endişeyle ve gelecekte başınıza kötü şeyler geleceğine inanarak geçirdiyseniz negatif bir çekirdek inanç olduğu sonucuna ulaşabiliriz negatif inançlar İçinde bulunduğumuz Hayat ve etrafımızdaki insanlar hakkında oluşturduğumuz temeli olmayan asılsız düşüncelerdir Bu düşüncelerde diğer bazı problemler gibi çocukluk sorunlarından kaynaklanabilir, çocukluk travmaları veya güvenilmez bir veya güvenilmez bir ebeveyn sahibi olmak zihnimizde negatif bir çekirdek inancın oluşmasına sebep olabilir 7. Çocukluk travmaları üzücü bir gerçek olmasına rağmen çoğumuz küçüklüğümüzde unutamadığımız bir takım olaylar geçirdik. bu olaylara o zamanlar iyi bir çözüm bulamamamız beynimizin dünyayı tehlikeli bir yer olarak görmesine sebep olmuş olabilir. 8. Kişilik bozuklukları Bazılarımız dünyayı diğerlerinden farklı bir çerçevede deneyimliyor olabilir. Kişilik bozukluğunun tanımını yapacak olursak erken yetişkinlik döneminden beri sürekli olarak gündelik yaşamı zorlayacak bir şekilde insanlara farklı biçimde davranmak ve onlar hakkında değişik düşünceler edinmek diyebiliriz. Buna kısaca, diğerleri hissetmiyorken tehlike hissetmek demek pek yanlış olmaz. Paronayak kişilik bozukluğuna sahip insanlar genellikle diğer insanların dışarıda kendilerine karşı komplolar kurduğuna inanır ve dünyayı kötü insanların yönettiğini düşünürler. Schizotypal kişilik bozukluğu SPTD ise tehlikeyi tuhaf yerlerde görürler, televizyonun sizinle konuştuğunu düşünmek gibi. Avoidant kişilik bozukluğu diğer insanların size zarar vereceğini düşünmek iken Borderline kişilik bozukluğu ise aşırı hassasiyet sebebiyle aşırı tepkiler vermek, ufacık bir olay yüzünden kendini tehlikede hissetmek şeklinde kendini gösterir. Peki ya sürekli olarak kendinizi tehlikede hissediyorsanız ne yapmalısınız? Bu gibi durumlar hayatınızda kısa bir durumda ortaya çıkıyorsa bilmeniz gerekir ki bunlar gayet normal şeyler. Ancak günler süren ciddi durumlarda profesyonel yardım ve bilgili insanlara danışma sayesinde sorunlarınızı erkenden aşabilir, böylelikle gündelik hayatınızı daha huzurlu geçirmeyi başarabilirsiniz. İçe doğma hissi anksiyete belirtisi olabilir mi? Bazı insanlar, bir olay yaşanmadan önce yaşanacak şeyin içlerine doğduğuna inanırlar. Bu tür durumlarla ilgili anlatacakları üç beş deneyimleri mutlaka vardır. Bu içe doğma hissi anksiyete belirtisi olabilir mi? Yaşanmadan önce yaşanacakların içlerine doğacağına dair inançları olan bu tür insanlar, her kötü hissettikleri durumda, sevdiklerinin iyi olup olduğunu kontrol etmeye çalışırlar. Onlar bu duruma, içine doğma, derler; biz ise anksiyete kaygı deriz. Kötü bir şey olacak hissi ve huzursuzluk anksiyetenin temel belirtilerdendir. Son yıllarda, olan biten pek çok şeye, mistik açıklamalar bulmak moda haline geldi. Mantıklı düşünme çabası, nerdeyse eski moda olarak görülmeye başlandı. Böyle olunca da, duygularla sürüklenme, kanıtlanamayacak şeyleri gerçek gibi kabul etme eğilimleri ne yazık ki arttı. İçe doğma hissi, zihnimizin bize bir çeşit erken uyarı sistemidir. Ancak bu düşünüldüğü gibi yaşanmamış olanlara karşı bir uyarı değil aksine yaşanmış olanlardan, geçmiş tecrübelerden kaynaklanan bir uyarı sistemidir. Zihnimiz, kendimizi korumak için çağrışımlarla bağlantılar kurar. Bilinçli tarafımız, saniyede belli bir sayıda bilgi işleyebilir ve farkında olur. Bilinçaltımızın işlediği bilgi sayısı ise çok daha fazladır. Bizim farkındalığımızın ötesinde, çok daha fazla sayıda bilgi işleme kapasitesi olan bu sistem, sürekli içeriyi ve dışarıyı tarar. Tehlike hissetmediği zamanlarda aldığı bilgileri, bilinç düzeyine taşımaz. Böylece hem güvende olup hem de ilgilenmek istediklerimizle yaptığı bu sürekli taramalar sayesinde hepimiz, farkında olmadığımız birçok bilgiye sahip oluruz. Geçmişte kötü bir şey yaşanmışsa eğer zihnimizde, bizim olayı hatırladığımızdan çok daha fazla bilgi, çağrışım ve duygu bulunur. İçe doğma hissi, bu çağrışımların sonucudur. Bununla birlikte, herhangi bir çağrışım olmaksızın da, anksiyete durumlarında kötü bir şey olacakmış hissi yaşanır. Anksiyetede, önce kötü bir şey olacak hissi alınır, sonra üzerine senaryolar giydirilir. Anksiyeteye yatkın olanlar sebepsiz yere kötü bir şey olacak hissi yaşadığı için kimi zaman da kötü şeylerin denk geldiği olabilir. İstatistiki olarak bu duyguları ne kadar sık yaşıyorsak denk gelme ihtimali o kadar çoktur. Ayrıca o duygu ne kadar tanıdık ise, gerçekten kötü bir şey olduğunda, öncesinde bu duyguyu yaşamışız gibi olasılığı da o kadar artar. Anksiyeteye yatkın olan kişilerde, kötü bir şeyler olacak hissi zaten insanları yorar, üzerine eklenen örnekler de, her hissin gerçekleşme potansiyeli taşıdığının sanılmasına sebep olur. Bu da bir süre sonra tükenmeye sebep olur. Hastalık olsun olmasın, yaşamda her zaman düşünce tarzında mantık silsilesini takip etmemiz bizi pek çok gereksiz sıkıntıdan kurtaracaktır. Düşündüğünüz şeyin kanıtlarını ve karşı kanıtlarını not alın. Daha önce kötü hissetmiş olmanıza rağmen hiçbir şey olmamış olan zamanları fark etmeye çalışın. Ancak genellikle gerçekleşmemiş olaylardan sonra kaygı unutulur ve hiç yaşanmamış olduğu sanılır. Bu nedenle geçmişte not alma alışkanlığınız yoksa eğer, şimdi tuttuğunuz notlar birikip görülür hale gelene kadar; durumu “hiç kaygılanıp da boş çıktığı olmadı” diye, hatırlama riskiniz de var Tam zıddını, yani kötü hissetmediğiniz halde kötü şeylerin olup olmadığını da hatırlamaya çalışın. Ancak hafızanın yanılma özelliğinden dolayı, yaşanmadan önce bir şey hissedilmemiş bile olsa, kötü olay sonrasında hissedilenleri, öncesinde hissedilmiş gibi hatırlama ihtimali dene yazık ki oldukça yüksektir. Yukarıda saydığımız nedenlerden dolayı, hatırladıklarınızla değil aldığınız notlara bakarak yorumlar yapın. Eğer yeterince not birikmemişse, sizi yakından tanıyanlara yönlendirme yapmadan yukarıdaki soruları sorun. Onların cevaplarını not alın ve notlarınızı sık sık kötü bir şey olacak hissi geliyorsa, diğer insanları kontrol etmeye çalışmayın, profesyonel yardım alın. Birinin sizi izlediği hissi nasıl oluşur? Kötü bir şey olacakmış hissi ile sürekli endişe içinde yaşayan bu hastalar, çoğu zaman rahatsızlıklarının farkında olmuyor ve bunu genellikle “evhamlı” bir kişiliğe sahip olmakla açıklıyor. Ancak bu tablo kişinin iş ve sosyal yaşamını kabusa çevirebiliyor. Bu hastalık mükemmeliyetçi ve hırslı kişilerde daha sık izleniyor. Memorial Ankara Hastanesi Psikiyatri Bölümü’nden Uz. Dr. Serkan Akkoyunlu, yaygın kaygı bozukluğu hastalığı ve tedavi yöntemleri hakkında bilgi verdi. ZİHİNDEN ATILAMAYAN KAYGIYA DİKKAT Belirsizlik, kaygı ve korku hayatımızda her zaman var olan kavramlardır. Evden işe giderken bile kaza geçirmek, sakat kalmak ya da ölmek gibi pek çok felaketle karşılaşmak mümkün olabilmektedir. Birçok kişi bu belirsizliği yok sayarak güvende olduğunu düşünmektedir. Ancak bazı insanlar kaygı ya da korkuyu yoğun olarak yaşar ve bunu zihninden atmayı başaramaz. Kişinin yaşamını derinden etkileyen, işlevselliğini bozan ve işlerinde yoğun bir sıkıntı yaşanmasına sebep olan bu duruma yaygın kaygı bozukluğu denilmektedir. BELİRSİZLİK TEHİDİT UNSURU OLARAK GÖRÜLÜR Yaygın kaygı bozukluğu yaşayan kişiler genellikle günlük olaylar, kişisel ilişkiler, sağlık ve yakınlarını kaybetme gibi konularda yoğun endişe yaşamaktadır. Kaygılı oldukları konularla ilgili olumsuz bir sonuçla karşılaşmayacağından emin olmak isteyen ve bunun için yoğun çaba sarfeden hastalar, belirsizliği bir tehdit olarak görmektedir. Hastalar aldıkları önlemlerin kaygı ile korkuyu daha fazla artırdığının farkında varmadan, bu algının süreklilik kazanmasına neden olmaktadır. KAYGI İLE EVHAMI BİRBİRİNDEN AYIRMAK GEREKİR Kronik olarak gerçekleşen bu bozukluk genelde “Evhamlı” olmak gibi bir karakter özelliği olarak yansıtılmaktadır. Ancak bu bir karakter özelliğinden ziyade, tedavi edilebilen bir rahatsızlık olmaktadır. Kaygı ile evhamı birbirinden ayırmak gerekmektedir. SÜREKLİ KÖTÜ BİR ŞEY OLACAKMIŞ BEKLENTİSİ YAŞAMI ALTÜST EDEBİLİR Yaygın kaygı bozukluğunda bir ya da daha çok konu üzerinde kaygı duymak, bu kaygıyı kontrol edememek, beraberinde gün içerisinde kötü bir şey olacakmış gibi bir beklenti içine girmek, diken üstünde hissetmek, çabuk yorulmak, çabuk öfkelenmek, gece uykusunda bozulma ve kaslarda gerginlik hissi gibi belirtiler ortaya çıkmaktadır. Bu belirtilere zaman zaman ağız ve boğaz kuruluğu, çarpıntı, nefes darlığı, titreme, karında rahatsızlık hissi, hazımsızlık da eşlik edebilmektedir. Bununla birlikte kaygı seviyesi yüksek olan kişilerde sıklıkla cilt döküntüleri, astım ve ürtiker gibi psikosomatik rahatsızlıklar da görülebilmektedir. AİLESİNDE KAYGI BOZUKLUĞU OLANLAR RİSK ALTINDA Ailesinde yaygın kaygı bozukluğu olan kişilerde bu hastalığın ortaya çıkma olasılığı, diğer kişilere göre daha fazladır. Bununla birlikte kadınlarda bu rahatsızlığa erkeklere oranla daha sık rastlanmaktadır. Bunda biyolojik ve hormonal farklılıkların yanı sıra, toplumsal ve cinsiyet rollerinin de etkisi bulunmaktadır. Ayrıca yaşanılan travmatik olaylardan sonra kaygının öğrenildiği ile ilgili görüşler de bulunmaktadır. MÜKEMMELİYETÇİ VE HIRSLI KİŞİLERDE DAHA ÇOK GÖRÜLÜYOR Yaygın kaygı bozukluğunun toplumdaki görülme sıklığı yüzde beş civarında olurken, nevrotik kişilik özelliklerine sahip olanlarda, sorumluluk sahibi, mükemmeliyetçi ve hırslı kişilerde bu hastalığa daha çok rastlanmaktadır. Genellikle erişkinlik yaşlarında ortaya çıkan bozukluk, daha ileri yaşlarda da başlayabilmektedir. Kayıp, bir yerden başka bir yere taşınmak, hayata birinin girmesi ya da çıkması gibi çevresel faktörler ve yaşamsal değişikliklerde hastalık tetiklenebilmekte ya da tekrarlayabilmektedir. KAYGI BOZUKLUĞU İLAÇLARININ ETKİSİ İKİNCİ HAFTADAN SONRA ORTAYA ÇIKMAYA BAŞLAR Tanısı daha çok görüşmelere ve muayeneden alınan bildirimlere dayanan yaygın kaygı bozukluğunun temelde iki tedavisi bulunmaktadır. İlk basamağı oluşturan ilaç tedavisinde antidepresan ve anksiyolitik etkili ilaçlar kullanılmaktadır. Genellikle ikinci haftadan sonra fayda etkisi ortaya çıkmaya başlayan ilaç tedavisinin tam etkisini göstermesi 6-8 haftayı bulabilmektedir. Çok fazla yan etkisi bulunmayan bu ilaçlar sağlık alanında da güvenli ilaçlar arasında kabul edilmektedir. 'YÜZLEŞME' YÖNTEMİ İLE DÜŞÜNCE YAPISI DEĞİŞTİRİLEBİLİR İkinci tedavi yöntemi ise psikoterapidir. Bu yöntem, kişinin düşünce yapısı incelenmeye ve değiştirilmeye dayanmaktadır. Kaygı ve korku genellikle belirsizlikle bağlantılı olmaktadır. Psikoterapi, kişinin belirsizliği nasıl tolere edebileceğini öğrendiği ve belirsizliğe karşı tahammülünün arttırılmasının sağlandığı bir süreç olmaktadır. 3-4 ay sürecince haftalık gerçekleştirilen terapiler sonrasında edinilen kazanımlar korunmaktadır. Terapinin kalıcılığı, ilaç tedavisine göre daha yüksek olmaktadır. YAYGIN KAYGI BOZUKLUĞUNU KONTROL ALTINA ALMAK İÇİN... Kaygı size ne söylüyorsa tersini yapın Belirsizlikte kalmayı tercih edin Belirsizliği gidermek için yaptığınız araştırmaları bırakın Düşüncelerinizi kontrol etmeye çalışmayın Belirsizlikle savaşmayın, yanınıza alın ve belirsizlikle beraber yaşamayı öğrenin Çok kötü bir şey olacakmış hissi sizi esir mi aldı? Anksiyete kapınızda! Kaygı bozukluğu olarak da adlandırılan anksiyete yaşayan kişiler, panik Çok kötü bir şey olacakmış hissi sizi esir mi aldı? Anksiyete kapınızda!Kaygı bozukluğu olarak da adlandırılan anksiyete yaşayan kişiler, panik seviyelerinin yükseldiği kriz durumlarında sanki çok kötü bir şey olacakmış duygusuna kapılarak içinde bulundukları durumu olduğundan daha kötü, tehlikeli görme eğilimindedirler. Anksiyete kaygı bozukluğu yaşayan kişilerde bu his o kadar kuvvetlidir ki sanki hiç geçmeyecekmiş gibi gelir ancak anksiyete kaygı bozuklukları çoğunlukla bilişsel davranışçı terapi uygulamalarıyla rahatlıkla tedavi edilebilir. 2/8 Psikiyatri alanında görülen grup hastalıklardan olan anksiyete; panik bozukluk, fobik bozukluk, obsesif kompulsif bozukluk, sosyal fobi, travma sonrası stres bozukluğu, akut stres reaksiyonu, ayrılık anksiyete bozukluğugibi rahatsızlıkların şiddeti yoğun olmayanıdır. Anksiyetenin nedenleri ise sanıldığı gibi kesin bir yargı ile ifade kalıtsal faktörlerin birçok hastalıkta olduğu gibi yaygın anksiyete bozukluğunda da etkisi olduğu kabul edilmektedir 3/8 Bunların yanında anksiyete yaşayan bireyde meydana gelebilecek belirtiler aşağıdaki gibidir;• Sinirli, gergin, huzursuz hissetme• Kötü bir şey olacakmış gibi hissetme, panik duygusu• Kalp atışlarında hızlanma• Nefes alışın hızlanması• Terleme• Ellerde titreme• Kendini zayıf, güçsüz hissetme• Rezil olmaktan, komik duruma düşmekten korkma 4/8 Anksiyeteye neden olabilecek tıbbi sebepler;• Kalp hastalıkları• Diyabet• Tiroid problemleri, hipertiroid• Solunum yolu problemleri, astım• Madde bağımlılığı ya da yoksunluk• Kronik ağrılar ve huzursuz bağırsak sendromuSavaş/Kaç mekanizmasını etkileyebilecek nadir tümörler 5/8 Fazla kaygılı olduğunuzu düşünüyorsanız ve bu durum iş, aile ve özel yaşamınızı etkilemeye başladıysa,*Yaşadığınız korku, kaygı ve anksiyetenin kontrolünüzden çıktığını hissetmeye başladıysanız,*Kendinizi depresyonda hissetmeye başladıysanız, alkol ya da uyuşturucu kullanımı başladıysa,*Yaşadığınız kaygıların fiziksel bir sağlık sorunu nedeniyle olabileceğini düşünüyorsanızİntihar ya da ölüm ile ilgili düşünceleriniz başladıysa hiç gecikmeden bir doktora görünerek durumu iyileştirmelisiniz. 6/8 • Odaklanmakta güçlük, dikkati kaygı yaratan düşünceden uzaklaştırmakta zorlanma• Uykuya dalmakta güçlük• Mide problemleri, hazımsızlık• Kaygıyı kontrol etmede güçlükAnksiyeteye neden olduğu düşünülen durumlardan kaçınma hissi 7/8 • Anksiyete krizi atağı nedir? Bu durumda ne yapılmalıdır?• Kalp atışlarının aniden hızlanması, vücudunuzda bir anda başlayan uyuşmalar, anlam veremediğiniz titremeler, soğuk terlemeler, geçmeyen bir “her an çok kötü bir şey olacakmış” duygusu, dünya sanki üzerinize geliyormuş gibi hissetmenizi sağlayan bir daralma hissi olan anksiyete atağı, içerilerde sinsice ilerleyen ve durumu kurtarmak için hemen harekete geçmeniz gereken bir haldir. 8/8 -Hangi tür bir anksiyete bozukluğu yaşadığınızı, belirtilerini ve özelliklerini bir psikoterapist ile görüşmeye sağlığınızı hem psikolojik hem fiziksel olarak etkileyen bütünsel bir rahatsızlık olduğunu atağı yaşadığınızı anladığınız anda sizi destekleyen kişilerle iletişime düzenli olarak hareket ettirin, oturma sürenizi bir saatten uzun ihtiyacı olan uykuyu aldığından emin olun, gece uykunuzun bölünmemesine dikkat tekniklerini öğrenin. Çok, kötü, şey, olacakmış, hissi, sizi, esir, mi, aldı, Anksiyete, kapınızda

kötü bir şey olacakmış hissi