🧧 Tarım Olmasaydı Yeryüzünde Yaşam Nasıl Olurdu

23GOA3. Ay olmasaydı ne olurdu? Bu durum Dünya’ya iklimlere, yeryüzünde yaşayan milyonlarca tür canlıya nasıl tesir ederdi? Ay, mevcut kütlesinden daha büyük veya küçük olsaydı neler olurdu? Dünya’nın yörüngesine rastgele girivermiş bir kütle midir Ay?Soruları daha da artırmak mümkün. Maine Üniversitesi’nden ABD Astronom Neil F. Comins, Ay’ın olmaması durumunda insanları nasıl bir senaryonun beklediğini yazdığı kitapta anlatmıştır. Comins’e göre, Dünya’nın kâinatta hayatı idame ettirmeye müsait tek ortam olmasının günümüz verileri ışığında milyonlarca sebebinden biri de, Dünya-Ay arasındaki hassas denge münasebetidir. Kâinatta hiçbir hâdise tesadüfen meydana gelmediği gibi, “Güneş ve Ay bir hesap iledir.” ilâhî beyanıyla tavsif edilen Ay, bir denge unsuru olarak var edilmiştir. Bu denge o kadar hassastır ki, Ay olmasaydı, “Dünya’da sebepler plânında hayat da olmazdı.” denebilir. Atmosferi olmayan, üzeri kraterlerle kaplı, toz ve kayalarla dolu bir küre parçası olan Ay, Dünya’nın tek uydusudur. Ay’ın yarıçapı, Dünya’nın yarıçapının yaklaşık dörtte biri; hacmi, Dünya’nın hacminin yaklaşık ellide biri; kütlesi ise, Dünya’nın kütlesinin yaklaşık seksen birde biri kadardır. Ay, Dünya’nın merkezinden yaklaşık km uzaklıkta bulunmakta ve Dünya etrafındaki bir dönüşünü 29,5 günde tamamlamaktadır. Yaratılışı tam olarak aydınlatılmış olmasa da, hâlihazırda en geçerli nazariyeye göre, astronomların Theia ismini verdikleri, Dünya’dan on kat daha hafif başka bir gezegen Dünya’ya çarpmış ve bu çarpışmada Theia’nın bir bölümü kopup uzaya fırlamıştır. Uzamış ve şeklini büyük ölçüde yitirmiş olan bu kütle, Dünya’nın çevresini dolandıktan sonra tekrar Dünya’ya çarpmıştır. Bu çarpışmada Theia’nın demirden çekirdeği, Dünya’nın merkezine çökelirken, mantosundaki hafif kayalar da uzaya saçılmıştır. Zaman içinde bu kaya parçaları birbirleriyle kaynaşarak Ay’ı oluşturmuştur. Ay, önce Dünya’dan yalnızca kilometre uzaklıkta bir yörüngeye oturmuş; zaman içinde bu yörünge genişleyerek günümüzdeki ortalama km’lik yarıçapa ulaşmıştır. Ay’ın Dünya üzerindeki en büyük tesiri med-cezir hâdisesidir. “Evrensel çekim” prensibi kâinattaki herhangi iki kütlenin birbirini çektiğini, bu çekme kuvvetinin maddelerin kütleleriyle doğru, aralarındaki mesafenin karesiyle ters orantılı olduğunu ifade eder. Dünya ile Ay arasındaki çekim kuvveti, suyla kara arasındaki adhezyon Birbirine temas eden farklı maddeler arasındaki çekim kuvveti. Bardaktaki suyu boşalttığımızda bir miktarının bardakta kalması buna bir örnektir. kuvvetinin nispî olarak zayıf olması sebebiyle dünyadaki okyanus ve denizlerin kabarmasına veya alçalmasına vasıta olur. Bu hâdiseye “med-cezir” gel-git denir ve Ay’ın konumuna göre med kabarma veya cezir alçalma, çekilme hâdiseleri gözlenir. Dünya’daki med-cezir hâdiselerinin üçte biri Güneş, geri kalanı ise Ay’ın çekim kuvveti sebebiyle yaratılmaktadır. Ay, med-cezir hâdisesinden dolayı Dünya’dan her yıl yaklaşık 4 cm uzaklaşmaktadır. Bu uzaklaşma ile beraber Dünya-Ay sisteminin açısal momentumunun korunması için Dünya’nın kendi etrafındaki dönme süresinin 1 gün yılda milisaniye uzadığı tespit edilmiştir. Þu an yaklaşık 24 saat olan Dünya’nın kendi ekseni etrafında dönme süresinin, Ay ilk yaratıldığında 8 saat olduğu, arada geçen süre zarfında günlerin uzayarak şimdiki hâline geldiği belirlenmiştir. Ay yaratılmasaydı Dünya üzerinde med-cezir hâdisesinin meydana gelmemesinden dolayı, 1 gün yaklaşık yine sekiz saat olurdu ki, bu da Dünya’nın 3 kat daha hızlı dönmesi demektir. Bir gezegenin kendi ekseni etrafında daha hızlı dönmesi, yüzeyindeki rüzgârların daha şiddetli esmesine yol açabilir. Meselâ kendi etrafında çok hızlı dönen Jüpiter ve Satürn’ün bir gününün yaklaşık 10 saat olduğu, bu sebeple yüzeylerinde doğu-batı doğrultusunda saatte hızı 500 km’ye varan sert rüzgârların estiği bilinmektedir. Bu gezegenlerin atmosferlerinde ve dönme yönlerinde bu şiddetli rüzgârların yol açtığı toz bulutları dünyadan teleskoplarla görülebilmektedir. Jüpiter’in, Hubble Uzay Teleskopu ile çekilmiş yukarıdaki fotoğrafında görülen siyah nokta, en yakınında dolanan uydusu Io’nun gölgesidir. Jüpiter 10 saatte bir dönüşünü tamamladıkça atmosferini de beraberinde sürükler. Sürüklenen atmosferle doğu-batı doğrultusunda rüzgârlar oluşturulur. Fotoğraftaki koyu ve beyaz sarımlar Jüpiter üzerindeki rüzgârların istikametini göstermektedir. Ay olmasaydı, Dünya’nın daha hızlı dönmesinden dolayı hava, kara ve denizler arasındaki ısı değişimi daha hızlı olurdu ve yeryüzünde doğu-batı doğrultusunda saatteki hızı yaklaşık 160 km olan kasırgalar eserdi. Bu da başta insan olmak üzere kompleks yapıda olan canlıların yaşamasına sebepler açısından elverişsiz şartların meydana gelmesi demektir. Meselâ konuşma ve dinleme gibi temel beşerî faaliyetler de gerçekleşemeyebilirdi. Bir gün sekiz saat olacağı için başta insan olmak üzere bazı canlıların biyolojik saatleri ile gün saati arasındaki farktan dolayı hayat karmaşık bir vaziyet alacak ve birtakım biyolojik dengesizlikler yavaş yavaş belirecekti. Ay olmasa idi kabarma hâdisesi düşük olacak ve deniz canlıları için uygun bir ortam meydana gelemeyebilecekti. Ay, Dünya’nın dönme ekseninin 23,5 derece açıda dengelenmesinde de rol almaktadır. Dünya’nın bu eğikliğinin mevsimlerin meydana gelmesine, eğiklik açısının kutupların ve Ekvator’un dengeli miktarda güneş ışığı almasına vesile olduğu, böylece Dünya’da hayatın devam etmesine uygun iklim şartlarının oluşturulduğu bilinmektedir. Ay’ın Dünya üzerindeki bir başka tesiri de, Güneş’ten gelen ışığı yansıtarak Dünya’nın 0,2 ºC ısınmasına sebep olmasıdır. Ayrıca Ay, uzay boşluğunda gezen göktaşlarına karşı bir kalkan vazifesi gördüğünden, yokluğunda Dünya yüzeyine daha fazla göktaşı düşebilirdi. Uzaydan gelen kozmik ışınların çoğu, Dünya’ya giydirilen manyetik alan tarafından zararsız hâle getirilmektedir. Çok azı da, Dünya’ya ulaşıp atmosferdeki ve yeryüzündeki kimyevî hâdiselerin meydana gelmesinde rol oynamaktadır. Ay olmasaydı, Dünya ile birlikte merkezi de hızlı dönecekti. Dünya’nın merkezinde hızlı dönen sıvı dış çekirdek sebebiyle manyetik alan da daha kuvvetli olacaktı. Bu durumda hem atmosferin yapısında değişiklikler meydana gelecek, hem de bazı bakteriler ve manyetik alanı kullanarak yön bulan deniz kaplumbağaları, som balıkları, yılan balıkları, güvercinler, göçmen kuşlar gibi birçok canlı menfî tesir görecek ve çeşitli ekosistemler bugünkünden çok daha farklı olacaktı. Bilindiği gibi Ay, Güneş’le birlikte insanlık tarihi boyunca bir takvim olarak kullanılmıştır. Yüce kitabımız Kur’ân’ı Kerîm, “… hem de yılların sayısını ve hesabı bilesiniz …” İlâhî beyanıyla Güneş ve Ay’ın bu hizmetine dikkatimizi çeker Ay bağlandığı gezegene nispetle bilinen en büyük uydudur Dünya kütlesinin % 1,23’ü kadar bir kütleye sahiptir ve bu büyüklük daha önce de belirtildiği gibi Dünya’nın hassas dengesinin meydana getirilmesinde veya hayatın yeryüzünde tesis edilmesinde kritik bir öneme sahiptir. Dünya üzerindeki tesirleri incelendiğinde, Ay’ın hayatımız için özel olarak yaratıldığı görülecektir. Ay’ın bu ayrıcalığına yine Kur’ân’ı Kerîm dikkatimizi şöyle çekiyor “... O, Güneş’i ve Ay’ı da ince birer hesap ölçüsü kıldı…” Netice itibariyle Ay’ın, “Gökyüzünü yükseltip ona bir nizam ve ölçü veren” tarafından ince bir hesap ile nice hikmet ve faydalar yüklenerek insanlığın hizmetine sunulduğu anlaşılmaktadır. Ay olmasaydı ne olurdu? Bu durum Dünya'ya iklimlere yeryüzünde yaşayan milyonlarca tür canlıya nasıl tesir ederdi? Ay mevcut kütlesinden daha büyük veya küçük olsaydı neler olurdu? Dünya'nın yörüngesine rastgele girivermiş bir kütle midir AySoruları daha da artırmak mümkün. Maine Üniversitesi'nden ABD Astronom Neil F. Comins Ay'ın olmaması durumunda insanları nasıl bir senaryonun beklediğini yazdığı kitapta Comins'e göre Dünya'nın kâinatta hayatı idame ettirmeye müsait tek ortam olmasının günümüz verileri ışığında milyonlarca sebebinden biri de Dünya-Ay arasındaki hassas denge münasebetidir. Kâinatta hiçbir hâdise tesadüfen meydana gelmediği gibi “Güneş ve Ay bir hesap iledir.”2 ilâhî beyanıyla tavsif edilen Ay bir denge unsuru olarak var edilmiştir. Bu denge o kadar hassastır ki Ay olmasaydı “Dünya'da sebepler plânında hayat da olmazdı.” olmayan üzeri kraterlerle kaplı toz ve kayalarla dolu bir küre parçası olan Ay Dünya'nın tek uydusudur. Ay'ın yarıçapı Dünya'nın yarıçapının yaklaşık dörtte biri; hacmi Dünya'nın hacminin yaklaşık ellide biri; kütlesi ise Dünya'nın kütlesinin yaklaşık seksen birde biri kadardır. Ay Dünya'nın merkezinden yaklaşık km uzaklıkta bulunmakta ve Dünya etrafındaki bir dönüşünü 295 günde tamamlamaktadır. Yaratılışı tam olarak aydınlatılmış olmasa da hâlihazırda en geçerli nazariyeye göre astronomların Theia ismini verdikleri Dünya'dan on kat daha hafif başka bir gezegen Dünya'ya çarpmış ve bu çarpışmada Theia'nın bir bölümü kopup uzaya fırlamıştır. Uzamış ve şeklini büyük ölçüde yitirmiş olan bu kütle Dünya'nın çevresini dolandıktan sonra tekrar Dünya'ya çarpmıştır. Bu çarpışmada Theia'nın demirden çekirdeği Dünya'nın merkezine çökelirken mantosundaki hafif kayalar da uzaya saçılmıştır. Zaman içinde bu kaya parçaları birbirleriyle kaynaşarak Ay'ı oluşturmuştur. Ay önce Dünya'dan yalnızca kilometre uzaklıkta bir yörüngeye oturmuş; zaman içinde bu yörünge genişleyerek günümüzdeki ortalama km'lik yarıçapa Dünya üzerindeki en büyük tesiri med-cezir hâdisesidir. “Evrensel çekim” prensibi kâinattaki herhangi iki kütlenin birbirini çektiğini bu çekme kuvvetinin Maddelerin kütleleriyle doğru aralarındaki mesafenin karesiyle ters orantılı olduğunu ifade eder. Dünya ile Ay arasındaki çekim kuvveti suyla kara arasındaki adhezyon Birbirine temas eden farklı maddeler arasındaki çekim kuvveti. Bardaktaki suyu boşalttığımızda bir miktarının bardakta kalması buna bir örnektir. kuvvetinin nispî olarak zayıf olması sebebiyle dünyadaki Okyanus ve denizlerin kabarmasına veya alçalmasına vasıta olur. Bu hâdiseye “med-cezir” gel-git denir ve Ay'ın konumuna göre med kabarma veya cezir alçalma çekilme hâdiseleri gözlenir. Dünya'daki med-cezir hâdiselerinin üçte biri Güneş geri kalanı ise Ay'ın çekim kuvveti sebebiyle med-cezir hâdisesinden dolayı Dünya'dan her yıl yaklaşık 4 cm Bu uzaklaşma ile beraber Dünya-Ay sisteminin açısal momentumunun korunması için Dünya'nın kendi etrafındaki dönme süresinin 1 gün yılda milisaniye uzadığı tespit Şu an yaklaşık 24 saat olan Dünya'nın kendi ekseni etrafında dönme süresinin Ay ilk yaratıldığında 8 saat olduğu arada geçen süre zarfında günlerin uzayarak şimdiki hâline geldiği belirlenmiştir. Ay yaratılmasaydı Dünya üzerinde med-cezir hâdisesinin meydana gelmemesinden dolayı 1 gün yaklaşık yine sekiz saat olurdu ki bu da Dünya'nın 3 kat daha hızlı dönmesi demektir. Bir gezegenin kendi ekseni etrafında daha hızlı dönmesi yüzeyindeki rüzgârların daha şiddetli esmesine yol açabilir. Meselâ kendi etrafında çok hızlı dönen Jüpiter ve Satürn'ün bir gününün yaklaşık 10 saat olduğu bu sebeple yüzeylerinde doğu-batı doğrultusunda saatte hızı 500 km'ye varan sert rüzgârların estiği bilinmektedir. Bu gezegenlerin atmosferlerinde ve dönme yönlerinde bu şiddetli rüzgârların yol açtığı toz bulutları dünyadan teleskoplarla Hubble Uzay Teleskopu ile çekilmiş yukarıdaki fotoğrafında görülen siyah nokta en yakınında dolanan uydusu Io'nun gölgesidir. Jüpiter 10 saatte bir dönüşünü tamamladıkça atmosferini de beraberinde sürükler. Sürüklenen atmosferle doğu-batı doğrultusunda rüzgârlar oluşturulur. Fotoğraftaki koyu ve beyaz sarımlar Jüpiter üzerindeki rüzgârların istikametini olmasaydı Dünya'nın daha hızlı dönmesinden dolayı hava kara ve denizler arasındaki ısı değişimi daha hızlı olurdu ve yeryüzünde doğu-batı doğrultusunda saatteki hızı yaklaşık 160 km olan kasırgalar eserdi. Bu da başta insan olmak üzere kompleks yapıda olan canlıların yaşamasına sebepler açısından elverişsiz şartların meydana gelmesi demektir. Meselâ konuşma ve dinleme gibi temel beşerî faaliyetler de gerçekleşemeyebilirdi. Bir gün sekiz saat olacağı için başta insan olmak üzere bazı canlıların biyolojik saatleri ile gün saati arasındaki farktan dolayı hayat karmaşık bir vaziyet alacak ve birtakım biyolojik dengesizlikler yavaş yavaş belirecekti. Ay olmasa idi kabarma hâdisesi düşük olacak ve deniz canlıları için uygun bir ortam meydana Dünya'nın dönme ekseninin 235 derece açıda dengelenmesinde de rol almaktadır. Dünya'nın bu eğikliğinin mevsimlerin meydana gelmesine eğiklik açısının kutupların ve Ekvator'un dengeli miktarda güneş ışığı almasına vesile olduğu böylece Dünya'da hayatın devam etmesine uygun iklim şartlarının oluşturulduğu bilinmektedir. 7Ay'ın Dünya üzerindeki bir başka tesiri de Güne'ten gelen ışığı yansıtarak Dünya'nın 02 ºC ısınmasına sebep Ayrıca Ay uzay boşluğunda gezen göktaşlarına karşı bir kalkan vazifesi gördüğünden yokluğunda Dünya yüzeyine daha fazla göktaşı gelen kozmik ışınların çoğu Dünya'ya giydirilen manyetik alan tarafından zararsız hâle getirilmektedir. Çok azı da Dünya'ya ulaşıp atmosferdeki ve yeryüzündeki kimyevî hâdiselerin meydana gelmesinde rol oynamaktadır. Ay olmasaydı Dünya ile birlikte merkezi de hızlı dönecekti. Dünya'nın merkezinde hızlı dönen sıvı dış çekirdek sebebiyle manyetik alan da daha kuvvetli olacaktı. Bu durumda hem atmosferin yapısında değişiklikler meydana gelecek hem de bazı bakteriler ve manyetik alanı kullanarak yön bulan deniz kaplumbağaları som balıkları yılan balıkları güvercinler göçmen kuşlar gibi birçok canlı menfî tesir görecek ve çeşitli Ekosistemler bugünkünden çok daha farklı gibi Ay Güne'le birlikte insanlık tarihi boyunca bir takvim olarak kullanılmıştır. Yüce kitabımız Kur'ân'ı Kerîm “hem de yılların sayısını ve hesabı bilesiniz ”9 İlâhî beyanıyla Güneş ve Ay'ın bu hizmetine dikkatimizi çekerAy bağlandığı gezegene nispetle bilinen en büyük uydudur Dünya kütlesinin % 123'ü kadar bir kütleye sahiptir4 ve bu büyüklük daha önce de belirtildiği gibi Dünya'nın hassas dengesinin meydana getirilmesinde veya hayatın yeryüzünde tesis edilmesinde kritik bir öneme sahiptir. Dünya üzerindeki tesirleri incelendiğinde Ay'ın hayatımız için özel olarak yaratıldığı görülecektir. Ay'ın bu ayrıcalığına yine Kur'ân'ı Kerîm dikkatimizi şöyle çekiyor O Güne'i ve Ay'ı da ince birer hesap ölçüsü kıldı 10Netice itibariyle Ay'ın “Gökyüzünü yükseltip ona bir nizam ve ölçü veren”11 tarafından ince bir hesap ile nice hikmet ve faydalar yüklenerek insanlığın hizmetine sunulduğu anlaşılmaktadır VANGÖLÜ TV Yerel halkın deniz diye adlandırdığı Van Gölü kentin ekonomik olarak kalkınması ve gelişim göstermesi açısından oldukça önemli bir yere sahiptir. Bizler Van Gölü TV ekibi olarak Van gölü olmasaydı Van nasıl olurdu? Şeklindeki sorumuzu Van halkına sorduk. İşte cevaplar… Ömerhan Şedal Doğu ve Güney Doğunun en güzel şehri Van’dır. Bunun nedeni ise göldür. Bu yüzden çok şükür Marmara gibi Karadeniz gibi bizimde bir gölümüz var. Her şeyden yararlanıyoruz gemiden, balıktan, sahilinden… Şiyar Taş Van gölü olmasaydı Van yine büyükşehir olduğu için yine güzel olurdu ama Van’ı da güzel yapan gölüdür. Van gölünün çok değerli olduğunu düşünüyorum. Olmazsa olmazımız. Bahtiyar Taş Van gölü olmasaydı bu kadar güzel bir şehir olmazdı ve bu kadar çok turist çekmezdi. Van gölü olmasaydı Van Hakkâri gibi olurdu. İsmini vermek istemeyen vatandaş Van’da göl olmasaydı kurak bir yer olurdu. Turistleri bu kadar kendine çekmezdi. Şuanda ekonomimizin yüzde 80’i İran’dan gelen turistler etkiliyor. Aynı zamanda tarımda olmazdı çünkü bataklık bir yer olurdu . KaynakVan Gölü TV Hayvanlar olmasaydı dünyamız nasıl olurdu? Hayvanlar olmasaydı, doğal denge bozulurdu, besin zinciri alt üst olurdu, doğal çevre korunamazdı, canlılık faaliyetleri aksar ve diğer canlıların da nesli tükenmeye başlardı. Bu nedenle hayvanların varlığı çok değerli ve önemlidir. Hayvanların neslinin korunması için insanlara da sorumluluklar Hayvanların önemi nedir?2 Hayvanlar nasıl oluştu?3 Hayvanların hayatımızdaki yeri ve önemi nedir?4 Hayvanların faydaları nelerdir kısaca?5 Hayvanlar nasıl yaratıldı?6 Dünyaya ilk gelen hayvan nedir?7 Yaşadığımız çevrede bitki ve hayvanlar olmazsa hangi sorunları yaşarız?8 Bitki ve hayvanların insan yaşamındaki önemi nedir?Hayvanların önemi nedir?Hayvanlar, doğal dengenin korunması, doğal dengelerin oluşması, insanların korunma ihtiyacının karşılanması, et, süt, der, yün ihtiyacının karşılanması için önemlidir. Hayvanlar bizim için çok önemlidir. Zira insan olarak, hayvanların etinden, sütünden, yumurtasından, derisinden, yününden ve gücünden nasıl oluştu?Kamçılı kolonisi teorisine göre hayvanlar, koloniler halinde yaşayan flagellatlardan kamçılılar evrimleşmiştir. Bu teori, flagellatlarda kolonyal eğilime ve flagella varlığına dayanmaktadır. Hayvanlar, koloni içindeki hücrelerin uzmanlaşmasıyla hayatımızdaki yeri ve önemi nedir?Hayvanlar da insan yaşamında önemli yer tutar. Bazı hayvanların etinden, sütünden, bazılarının da yumurtasından veya derisinden yararlanırız. Çocukların bol bol tüketmesi gereken süt, bal, yumurta gibi yiyecekler hayvanlardan elde edilir. Hayvanlar, bazen de bize arkadaşlık faydaları nelerdir kısaca?Yapılan araştırmalar, bu sevimli canlılara sahip olmanın, birçok avantajının olduğunu ortaya Hayvanlar Sorumluluk Sahibi Olmayı Sağlar. … Bir Yaşam. … Empati Yapma Yetisinin Gelişmesi. … Sosyal Bireyler Olabilirsiniz. … Duygusundan Kurtulmak. … Sevgiyle Büyümesini nasıl yaratıldı?Yaratılışta önce toprak, dağlar, bitkiler, hayvanlar ve daha sonra insanlar yaratılmıştır. Hayvanlar da topraklardan yaratılmıştır. Hayvanların bedenlerinde yer alan –topraktan- unsurlar, insanların bedeninde de yer almaktadır. Bu da bu her iki tür varlığın da topraktan yaratıldığını ilk gelen hayvan nedir?Yüzlerce minik ayağıyla karada yaşamaya başlayan ilk hayvan türü olduğu düşünülen ve Kampecaris obanensis ismi verilen çok ayaklı türü, ilk kez 1899'da İskoçya'nın bir adasında keşfedilmişti ve şimdi radyometrik tarihlemeyle kabaca 425 milyon yıl yaşında olduğu çevrede bitki ve hayvanlar olmazsa hangi sorunları yaşarız?Hayvanlar olmasaydı, doğal denge bozulurdu, besin zinciri alt üst olurdu, doğal çevre korunamazdı, canlılık faaliyetleri aksar ve diğer canlıların da nesli tükenmeye başlardı. Bu nedenle hayvanların varlığı çok değerli ve önemlidir. Hayvanların neslinin korunması için insanlara da sorumluluklar ve hayvanların insan yaşamındaki önemi nedir?Bitki ve hayvanlar, dünyamızın daha güzel bir yer olması için çalışan gizli kahramanlarımızdır. Günümüz teknolojisinin bu kadar gelişmesi bitki ve hayvanların yardımları sayesinde gerçekleşmiştir. Kötü havayı alarak bizlere temiz hava verir. Böylece hava kirliliğinin önüne geçerler. Yeryüzünde yaşayan tüm canlıların yaşamak için temel ihtiyaç duydukları kaynaklardan birisi su olmaktadır. İnsanlar sağlıklı bir şekilde yaşamlarını sürdürebilmeleri ve devamlılığını sağlamak adına suya gerek duyarlar. Atmosferde bulunan çeşitli canlılar sudan yararlanarak yaşamsal faaliyetlerini sürdürür. Canlıların vücudunun üçte ikisi sudan oluştuğundan dolayı yiyecekler oldukça önemlidir. Su yaşamsal kaynaklardan olup tasarruflu kullanarak israf edilmemelidir. Geleceğimiz yaşamımızın her anında ihtiyaç duyarız. Susuz yaşayabileceğimiz çok az zaman olup ölüm kaçınılmaz olurdu. Su bir döngü içerisinde olduğu gibi dünyamızda azalmamaktadır. Temiz su kaynakları ve su arasında açılan önemli farklar olmuştur. Canlıların yaşamı doğrudan suya bağlıdır. Azalan ve tükenen sudan dolayı bazı bölgelerde su sıkıntısı yaşanarak insanlar içme suyu dahi bulamamaktadır. Doğru su kaynakları sayesinde insanlar ihtiyaçlarını karşılayarak sıkıntı yaşamasının önüne geçilmelidir. Su olmadığı takdirde insanlar susuz kalırdı sıkıntı yaşardı. Bitkiler gelişmediği gibi kuruyarak yok olmaları besin ihtiyacımızın karşılamamızı engellerdi. İnsanlar kişisel temizliğini yapamadığından dolayı dünyada pislikten dolayı ciddi salgınlar görülürdü. İnsanların ömürleri ortalama olarak 40 ila 45 sene olurdu. Susuz insanlar sağlıklı yaşayamadıklarından dolayı hastalanmaktan kaçınılmaz olurdu. Başa dön tuşu

tarım olmasaydı yeryüzünde yaşam nasıl olurdu